Sayfalar

1 Şub 2024

21 Tekrar

 


21 Tekrar

Kişisel gelişim eğitimleri aldığım zamanlarda söylenilen her şeyin her insan için doğru ve ilahi gerçek olduğunu zannederdim. Ruhsal çalışmalar yapıp, meditasyonlar yapmaya ve mesajlar almaya başladıktan sonra bunun böyle olmadığını fark ettim. Bu nedenle 21 gün zorunluluğundan kendinizi özgürleştirmenizi öneririm.

Burada yazacağım bilgileri sinirbilim konusunda yaptığım araştırmalar sonrasında öğrendiklerimi aldığım mesajlarla birleştirerek yazıyorum. Kendi zihinsel işleyişini anlamak isteyenler kişisel gelişim ya da ruhsal gelişim öğretileri ile birlikte sinirbilim konusunu da öğrenme programlarına dahil ederlerse iyi olur. Her bilgiyi dinlerken ya da okurken Işık Bilgelerini alanınıza davet edip, ışıkla birlikte bu konuları yaşamınıza dahil etmeniz daha iyi olur.

Öğrenmenin Gerçekleşmesi

Öğrenme doğduğumuz andan itibaren gerçekleşmeye başlıyor. Duyularımız aracılığıyla bulunduğumuz ortamdan bilgileri toplamaya başlıyoruz. Duyularımızla aldığımız çevresel veriler sinir hücrelerimiz olan nöronlar aracılığıyla ilgili beyin bölgesine yönlendiriliyor. Beyin bölgesi tekrar kendi içinde veriyi analiz edip, ne yapılması gerektiğinin bilgisini beyindeki ilgili birimlere aktarıyor. Bu aktarım sonrası insan bedeni ya fiziksel ya da kimyasal bir tepki veriyor. Fiziksel tepkiler dış ortamdan gözlemlenebilirken, kimyasal tepkiler daha çok vücut kimyasının değişimine neden olduğu için hepsine ait etki dışarıdan gözlemlenemeyebiliyor.

Bu duyu organları aracılığıyla toplanan sinirsel uyarımlar sürekli maruz kalındığında beyindeki nöral ağ sistemi güçlenmeye başlıyor. Bu konu ile ilgili dinlediğim bir videoda bilgi ağı ilk olarak toprak ince bir yol gibi olur, kullanılmaya devam edildiğinde önce asfalt bir yola dönüşür, kullanım devam ettikçe çok şeritli otobana dönüşür örneği verilmişti. Beynimizin fiziksel olarak büyük bir otoyola genişlemeyeceğini bilerek bu benzetmeyi öğrenme için kullanabilirsiniz. Sadece nöronların etkileşimin çok güçleneceğini hatırlayın. Aynı kalınlıktaki dikiş ipliği ile misinanın ya da çelik telin taşıma kapasitesi nasıl farklı ise nöral ağlardan da çok kullanılan çelik tel gibi güçlü olur.

Eski Bilginin Değiştirilmesi

Yukarıda anlattığım etkileşim sonucu beyin kendini enerjisel olarak korumak için eskiden kategorize ettiği bilginin çıktısı olarak otomatik davranış gerçekleştirme eğiliminde olur. Eskiden öğrendiğimiz bilginin artık bizim için kullanılmaması ve unutulması gereken bilgi olduğuna ve yeni bilginin bizi öldürmeyeceğine önce beyninizi ikna etmemiz gerekir. Bu nedenle de yeni bilgiye beynimizi maruz bırakmalıyız ki ilk başta oluşmuş olan otobanı kullanmayı bıraksın ve yeni bilginin tali yolunu otobana dönüştürsün. Bu süreçte yeni bilgi için bilinçli farkındalık hali içinde olmalıyız ki beynimiz otomatik pilota geçip eski bilgiyi kullanmasın. Onun yerine yeni bilgiye ait veriler aracılığıyla yeni tepkileri beynin gerekli bölgelerine nöronlar aracılığıyla öğretsin. Bu öğrenmeyi mutlaka hayatımıza uyarlamamız gerekiyor. Hayata uyarlanmayan veriler beyin için önem arz etmeyeceği için o bilgiyi biz ne kadar tekrarlarsak tekrarlayalım hayatımıza uyarlamadığımız sürece unutulması gereken nöral sinyaller olarak işleyecektir.

Meditasyonlar ya da Enerji Çalışmalarının Bilgi Değişimi ile Etkileşimi

Yukarıda anlattıklarıma ek olarak şöyle bir bilgi var. İnsan doğumundan itibaren 10 yıllık döngüler halinde öğrendikleri ve deneyimledikleri ile enerjisel bilinç katmanı oluşturuyor. Bu katmandaki veriler içinde insanın düşünceleri, duyguları, hisleri, yaydığı enerji, saçtığı enerjilerin oluşum niyeti. Bu enerjisel bilinç katmanı da enerji çalışmalarındaki süreç etkisini beraberinde getiriyor. Böyle bir durum imkansız olsa da anlamanın kolaylaşması için örnek verecek olursam. Enerjisel bilinç katmanı aynı olan 7 insan olduğunu varsayalım. Biyolojik olarak doğum tarihi itibariyle 80, 70, 60, 50, 40, 30 ve 20 yaşlarındaki aynı meditasyonu ya da enerji çalışmasını aldığında 20 yaşında olan kişi o alanın büyük bir kısmını hücrelerine mas ederken, yaş ilerledikçe bu mas etme yani hücresel içe alım yaş ilerledikçe azalır, 80 yaşındaki insan enerji çalışmasını en az alan olur.

Ancak enerjinin hücrelere mas edilmesinin çokluğu da o şifa alanın hayata hızlı uyarlanacağını göstermez. Hayatla kurulmuş gerçek bilgelik bağı alınan enerji ne kadar az olsa da onu daha verimli bir şekilde hayatına dahil etme potansiyelini ortaya çıkarır.

Eski bilginin değiştirilmesi bölümünde yeni bilginin insanı öldürmeyeceğine beynimizi ikna etmemiz gerektiğini ifade etmiştim. Bilimsel olarak kanıtlanamayan spiritüel bilginin bizi öldürmeyeceğine dair bilgiyi zihnimize sunmanın kolay bir yolu yok. Bize çalışma yapan insana beynimizin güvenmesi gerekir. Burada amaç beynin biyolojik bedeni yaşatma çabasıdır. Bu nedenle ne kendimizi ne de karşı tarafı bunun için suçlamayalım. Aklımızın güvendiği teknikleri bize ilahi şifa ile uygulayacak insanlarla buluşmaya niyet edelim.

Bu konuda bu zamana kadar öğrendiğim bilimsel temelli bilgiler bu alanı ifade etmeme aracı olamıyor. Bundan sonrası tamamen soyut olan Yaratıcı'ya olan inançla kendini şekillendiriyor. Yaratıcı'nın bizi koruduğuna bizim inanıyor olmamız gerekir. Bu inanç deneyimini edinmemiz için elbette dini bilgiler bize yol gösterebilir ancak o bilgiler bilimsel veriler gibi her tekrarda aynı çıktıyı bize veremez. Onun için de sadece bilgi, inanç alanında çoğu şey kanıtlanamadığı için bize yol gösteremez.

Bir meditasyon ya da şifa çalışması aldığımızda aklımız o çalışmayı yapana ne kadar güveniyor, beynimizin yeni bilgiyi kavrama kapasitesi nedir, bizim yaşımız kaç, kendi sorumluluğumuzu ne kadar alıyoruz, aldığımız çalışmalar sonrası eski davranışlarımızı değiştirmemiz gerekiyorsa bunun için ne kadar gayretteyiz sorularına vereceğimiz cevaplar bir çalışmanın bizim hayatımızda tek tekrar ya da çok tekrar olup olmamasını belirliyor. Ayrıca çok tekrarın 2,3,7, 11, 13, 21, 45,... ne olacağı da tamamen bize bağlı. Bu nedenle bana göre bir çalışmayı 21 gün sürekli yapmak yerine kendi dönüşüm sayımızı her çalışma için yeniden kendimiz belirlemeliyiz. Çalışma aldığımız insan doğduğumuz günden beri bizimle değildi bu nedenle de bizim hayatımıza dair her şeyi tam bilmesini düşünmemiz doğru bir düşünce yaklaşımı olmaz. Doğmadan önce bile biz hep kendimizleydik 🥰

01.02.2024

 
Bu sitedeki tüm içeriğin enerjisel alanı kişinin dünya ve doğa ile ilişkisindeki saygıya göre değişir. Kişi dünyaya karşı fiziksel ve enerjisel çevre sorumluluğunu aldığında enerji alanı hak edişince artar. Kişi dünyaya karşı umursamaz ve sömürü temelinde olursa enerji alanı hak edişince azalır.
_



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder