Sayfalar

28 Haz 2024

Allah’ın Bizim Sevgimize İhtiyacı Var mı?

 


Allah’ın Bizim Sevgimize İhtiyacı Var mı?

Dini olarak bazı bilgileri okuduğumda ya da dinlediğimde insanın Allah’ı sevmesi ve bu sevginin önüne hiçbir sevgiyi dahil etmemesi ya da Allah’tan başka bir şeyi sevmemesi gerektiği bilgilerini duyunca şaşırıyordum. 

Bu bilgileri aktaran insanlara da saygısızlık etmeden ve Allah’a karşı da haddimi aşacak bir zanna düşmeden bu anlatılan sevginin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ne olduğunu tam olarak anlamasam da açığa çıkan minik bilgi kalbimi ferahlattı.

Allah’a özgür iradesi ile gerçekten inanmayanlar için bu durum ne onu bilmiyorum. Allah inancı olanlar için idrak edebildiğim kadarıyla şöyle;

Allah’a inanan bir insan Allah sevgisini kendi kalbinde var edemediyse kendi egosunun ya da nefsinin sahip olduğu zaaflar nedeniyle farklı farklı şeytanî bağlar oluşturuyor. Bu şeytanî bağlar güçlendiğinde bu defa güçlü olan bağı yöneten şeytanî formu yaşam planına dahil ediyor. Bu şeytanî formda o insanın arzuları ve zaafları ile onu parmağında oynatıyor.

Allah’a inanan ve Allah sevgisini kalbinde var eden ancak Allah ile ilişkisi güçlü değilse yine kendi egosunun ya da nefsinin sahip olduğu zaaflar nedeniyle farklı farklı şeytanî bağlar oluşturuyor ve ilk yazdığım durum onun hayatında gerçeklik oluyor. Bu gerçekliği ortadan kaldırmanın çok kolay bir yolu var. İnsan kendi kalbindeki Allah sevgisini ne kadar çoğaltırsa Allah bu sevginin gücü ile kişinin yaşamındaki şeytanî oyunları bozuyor. İnsan Allah sevgisinden vazgeçtiğinde ise şeytanî formlar gelip yeni düzenler koyuyor.

Allah kendisini sevmemizi kendisi için değil, bizim şeytani formlarla olan sınavlarımızı ortadan kaldırmak için istiyor. Bizim insan olarak Allah’a olan sevgimiz ne kadar güçlü ise ve bu sevginin önüne başka yaratılmış ya da maddi herhangi bir sevgiyi koymuyorsak o zaman Allah’ın sevgisi ile yaşamımızı şeytanî formların tuzaklarına dahil etmeden güzellikleriyle yaşıyoruz.

Sevgi Kıyası Olmalı mı?

Bu sevgi sorgulamam sevgi ile şimdi yazacağım başka bir konuyu da açtı. O da insanların neden eşit sevilememediğini anlamama neden oldu.

Allah her insana kendine özgü başka bir sevgiyi armağan ederek doğmasına vesile oluyor. Doğan bu bebek bu sevgiyi tüm hücrelerinden bulunduğu ortama aktarıyor. Aklı melekelerini kullanmaya başladıkça egosu ya da nefsi şekillenmeye başlıyor. Şekillenen ego ya da nefsi doğal olarak sevgiyi aktarması yerine seçim yaparak bu sevgiyi aktarmasına neden oluyor.

Bebeğin aktardığı Allah’ın özünden gelen sevgi herkes tarafından aynı hissedilemiyor. Yetişkinde ya da çocukta Allah’ın o sevgi frekansını tanımlayan DNA kodları aktifse o sevgiyi hissediyor, aktif değilse hissedemiyor. Yine yetişkinlerde ya da çocuklarda bulunan şeytanî bağlar kişinin bu sevgiyi hissetmesini engelliyor. İnsanın sahip olduğu kıskançlık duygusu şeytanî formların yönettiği duygular olduğu için bu duyguya sahip yetişkinler ve çocuklar Allah’ın yüksek frekansına sahip olan sevgiyi bebekte hissetse de kıskançlığı o sevgi ile beslenmesini engelliyor.

Ana ruh programı herhangi bir şeyanî formun enkarnesi olan bebekler için bu söylediğim bilgi geçerli değil. Aynı zaman da insanımsılar için de bu yazdığım bilgi geçerli değil.

İnsan olarak yaptığımız yolculukta sevgiyi ya da sevilmeyi kıyaslamak yerine Allah’ın bu kadar çok detayla insanı yarattığına hayran olsak ve Allah sevgisinin farklı gerçekliklerini herhangi bir kıyaslamaya girmeden yaşasak ne kadar harika olur.

28.06.2024

 
Bu sitedeki tüm içeriğin enerjisel alanı kişinin dünya ve doğa ile ilişkisindeki saygıya göre değişir. Kişi dünyaya karşı fiziksel ve enerjisel çevre sorumluluğunu aldığında enerji alanı hak edişince artar. Kişi dünyaya karşı umursamaz ve sömürü temelinde olursa enerji alanı hak edişince azalır.
_


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder